19 Aralık 2017 Salı

Muratbey Uşak Menajeri Fatihhan Erdoğan İstifa Etti.

Mehmet Varış


Uşak Basketbol takımına koç  Ozan Bulkaz'la birlikte 16 yıldır hizmet verdik. Koçla birlikte çıktığımız bu yolda Ozan Bulkaz'ın ayrılması ile yeni gelecek ekibin daha rahat çalışması için bugün itibari ile görevimden istifa ettiğimi belirtmek isterim. 

Başta basketbol sever uşak halkına, beraber çalıştığımız yönetici, sporcu, teknik ekibe çok teşekkür ederim. Küçük şehirden büyük başarılara imza attık. Bundan sonra seyircisi olarak desteklemeye devam edeceğim Muratbey Uşak takımına başarılar dilerim." 

http://www.basketfaul.com/haber?haber=69098

18 Aralık 2017 Pazartesi

Yolun Açık Olsun Ozan Bulkaz

Mehmet Varış

Muratbey Uşak koçu Ozan Bulkaz görevinden istifa etti.

Bulkaz, Basketfaul'e şunları söyledi:

"Kariyerimi verdiğim Uşak'a veda ediyorum. En ufak bir kırgınlığım yok. Bu sezon bugüne kadarki en iyi yönetimlerden biriyle çalıştım. Kendilerine ve belediye başkanımıza da desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Hem kulübü hem kendi önümü açmak için doğru bir karar aldığıma inanıyorum. Burası benim memleketim. Kulübün ilk gününden itibaren içindeyim. Amatörlükten alıp Avrupa Kupası'na kadar gittik, yıllardır da çok zor bir lig olan BSL'de oynuyoruz. Fotoğrafın geneline baktığımda iyi iş yaptığımızı ve kente basketbol heyecanını getirdiğimizi düşünüyorum. Herşeyin sonu var. Ben buranın çocuğuyum ve her zaman Uşak'ın destekçisi olacağım.

Birlikte çalıştığım başta genel menajer Fatihhan Erdoğan'a, bütün oyunculara, staffa, herkese teşekkürlerimi sunuyorum."

Basketfaul'un notu: Ozan Bulkaz, Fatih Erdoğan ve Uşak'ta basketbola gönül verenler sıfırdan başlayıp Uşak'ı bir basketbol kenti haline getirdiler. Bazen işler ters gidebilir ve kan değişikliği faydalı olabilir. Bulkaz'ı bugüne kadar yaptıklarından dolayı kutluyoruz. Büyük resime baktığımız zaman karşımıza başarılı, kendisini geliştiren bir koç görüyoruz. Yolu açık olsun.
basketfaul.com

16 Aralık 2017 Cumartesi

Muratbey Uşak, Pınar Karşıyaka'yı ağırlayacak.

Mehmet Varış


TAHİNCİOĞLU Basketbol Süper Ligi'nde bu sezon düşme hattında kalan Muratbey Uşak ile Pınar Karşıyaka, yarın Ege derbisinde rakip olacak. Uşak Üniversitesi Spor Salonu'ndaki maç saat 13.00'te başlayacak. Mücadelenin bilet fiyatları 20 TL olarak belirlendi. Konuk Karşıyaka taraftarları salona alınmayacak.
Ligde son 7 maçını kaybeden Muratbey Uşak, bu sezon 10 karşılaşmada 1 galibiyet alarak son sırada kaldı. Karşıyaka ise 10 maçta 2 kez kazanabildi. DJ Kennedy ve Berk'in sakatlıklarının bittiği yeşil-kırmızılılarda eşi doğum yapacağı için ABD'ye giden Jones forma giyemeyecek. Yeni transfer Marko Banic'in ise sahada olması bekleniyor.
Ses Kapa
/
Yüklendi: 0%
Yükleniyor: 0%

30 Kasım 2017 Perşembe

Banaz Ilçesi Tarihi

Mehmet Varış

Banaz ve çevresinin yontma ve cilalı taş devirlerindeki yerleşim yerleri hala daha açıklıga kavuşturulamamıştır. Bakır devrinde (M.Ö.5000-3000) sadece iki yerleşim yeri tespit edilmiştir. Bunlar, Banaz Hanüstü ile Paşacık Köyü Mekcikemli Tepesidir. Etiler zamanında bu çevrede büyük şehirler kurulmuştur. Banaz, Irmez(Ayvacık Köyü) ve Kediyünü, höyükleri örnek sayılabilirMilattan önce 1200–334 tarihleri arası Anadolu’da Firigyalılar devridir. Milattan önce 1200-700 yılları arasında Anadolu Trakya’dan inen kavimlerin akınına ugradı, bunlar Frigler ve Muşkilerdir. Anadolu’yu yıkıp yakan bu kavimler, daha ziyade yerleşim yeri olarak yüksek yerleri seçtiler. Bakır ve tunç medeniyetleri daha ziyade ovalarda kuruldu. Kurulan şehir ve köyler Banaz höyügüdür. Banaz daha sonra Lidyalıların idaresine geçti. Lidyalılardan Persler yönetimi Banaz’da hüküm sürdü. Persler devrinde Ahat Köyü (Akmonia) Anadolu’nun en büyük şehirlerinden birisiydi.

Türklerin 1071 yılında Malazgirt Savaşını kazanmasından sonra Anadolu Türkleşmeye başladı. Anadolu Selçuklu Devleti, 1176 tarihinde Banaz ve yöresini hâkimiyeti altına aldı. Selçuklu Devleti’nin zayıflaması üzerine Banaz ve civarının idaresi, Germiyan Beyligine geçti. Banaz, 1302 1429 tarihleri arasında Germiyan beyliginin bir kazasıydı.

Banaz, Germiyan Beyliginin ortadan kaldırılmasıyla Osmanlı Devletinin idaresine geçti. Osmanlı Devleti döneminde Kütahya Sancagı’nın Uşak kazasına baglı bir nahiye olan Banaz, 1912 yılında Kütahya Valisi Gedik Ahmet Paşa tarafından köy statüsüne indirildi. Bucak merkezi Islamköy’e taşındı.

Yunanlıların 15 Mayıs 1919 tarihinde Izmir’i işgal etmesinden sonra işgal, zamanla Anadolu’ya dogru ilerledi. 25 Mart 1920 tarihinde Banaz, Yunan işgaline ugradı. Başkomutanlık Meydan Savaşı’ndan sonra Yunan kuvvetlerinin batıya dogru çekilmesiyle, 31 Agustos 1922 tarihinde Türk ordusu Banaz'a girdi. Böylece Banaz, düşman işgalinden kurtuldu.
        Cumhuriyetin ilanından sonra Uşak, Kütahya vilayetinin bir kazası olarak kaldı. 1953 yılında                Uşak’ın il olmasıyla Banaz nahiyesi, kaza haline getirildi

KAYNAK
Sadiye TUTSAK, Uşak Kazasında Mülki Taksimatın Gelişimi, E. Ü. Tarih Incelemeleri Dergisi , sayı: 9, s.309
 Cevdet TÜRKAY, Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı Imparatorlugu’nda Oymak,
Aşiret ve Cemaatler, Istanbul, Garanti Matbaası, 1979, s.751

Uşak Adının Tarihi

Mehmet Varış



Uşak kelimesi; Çagatay Türkçesinde “ogul, torun”, Arapçada “âşıklar”, halk dilinde ise “esir, köle” olarak üç anlam ifade etmektedir. Uşak adının birden çok anlamı olmasına ragmen, bir yerleşim bölgesine isim olarak verilmesi arasında  bir baglantı kurmak güçtür. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde şeddeli olarak verdigi bu yer adının veriliş nedeninin şöyle açıklamaktadır: “… ve bu şehrin bag ve bahçesi çoktur. Ve ab-ı havasının letafetinden mahbub ve mahbubesine hadd-i hasır olmadıgından Uşşak’ı çoktur. Anın içün Uşşak şehri derler mahbubları uşşak perestlerdir. Hakikatülhan bu şehre bir garibüddiyar kimesne gelüp bir iki mihman olsa elbette aşık olması mukarrerdir…” şeklinde ifade etmiştir. Buradan hareketle Uşak adını Uşşak kökeninden getirmek mümkündür.Uşak adı ile ilgili bir de rivayet vardır. Bu rivayete göre şehrin güneyindeki Mende (yeni adı Kaşbelen) Köyü büyük bir kasabadır ve adı Menos’tur. Oguz Türkmenleri buralara inince Menos’u işgal etmişler ve adını Mende diye hançerelerine kolay gelecek şekilde degiştirmişlerdir. O zaman Uşak’ın oldugu yer boştur. Ve Mende Beyi’nin mandırasıdır. Mandıraya ogullarını oturtmuştur. Bey mandıraya her gidişinde ogullarını kast ederek “Ben “Uşak”a gidiyorum.” haberini bırakır. Bolca tekrarlanan bu isim buralara âlem olur kalır.Bütün bunların yanında Uşak şehrinin ismi, Cevdet TÜRKAY’ın, “Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı Imparatorlugu’nda Oymak, Aşiret ve Cemaatlar” isimli eserinde karşılıgını buluyor bence. Burada  Türkay Uşak (Uşaki) isminin bir cemaat adı oldugunu dile getiriyor.Tire Kazasına baglı olan bu cemaat, tabiî ki  Uşak adının verilmesinde etkili olmuştur. 

KAYNAK:65 www.usak.gov.tr . – Cumhuriyetin 75. Yılında Uşak Yıllıgı,1998, s.3
                         Sözlük, TDK, s.2039
                         Ferit DEVELLIOULU, Lügat, s. 1123

18 Kasım 2017 Cumartesi

Sebaste Antik Kenti

Mehmet Varış
Günümüzdeki ismiyle Selçikler yerleşimini, Sebaste kentine ilk defa lokalizasyon eden Hamilton’dır. Hamilton, Selçikler’deki eski caminin duvarındaki yazıtta Sebaste isminin yer aldığını görmüştür (Teksier – II 2002: 383). Ayrıca kiliseler bölgesindeki başka bir yazıtta da kentin isminin tekrar geçtiği görülmüştür (Magie 1950: 471). Ramsay, Sebaste kentinin lokalizasyonu için çok fazla yazıt bulunmasından dolayı Selçikler, Sivaslı ve Pınarbaşı köyü arasını kapsayan bölgede olduğunu belirtmektedir (Ramsay 1883: 409). Sebaste kelimesi Roma İmparatoru Augustus’a (MÖ.27-MS.14) yakın olan sadık olan anlamında kullanılan Latince kelimedir. İmparator Augustus’un bu kenti Apollon kehanet merkezine danışarak MÖ. 20 yılında kurmuş olduğu ele geçen yazıttan bilinmektedir (Magie 1950: 472). Fıratlı, Sivaslı ilçesinin adının “Sebaste” kelimesinin Türkçeleşmiş hali olduğunu belirtmektedir (Fıratlı 1970: 110) Selçikler ve çevresinde yapılan yüzey araştırmalarında ele geçen yazıtlardan anlaşıldığı kadarıyla polis, strategos (Ordu komutanı), agoranomos (Pazar alanlarının kontrol eden kişi), adlarının geçmesi buranın önemli bir kent olduğunu göstermektedir (Ramsay 1883: 409). Ayrıca Hierokles listelerinde Sebaste, Frigya Pacatiana’nın piskoposluk merkezleri arasında gösterilmektedir (Ramsay 1931: 4,5). Selçikler’de bulunan çok sayıda eser Afyon, Uşak ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne götürülmüştür. Bunlar arasında İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne götürülen Zeus Adak Heykeli önemli eserler arasındadır.(Resim 2) Sebaste kenti, Augustus Dönemi’nden Gordianus III zamanına kadar sikke basmıştır. Bu sikkeler arasında ön yüzlerinde Dinoysos başı, Men, Genç Herakles, arka yüzlerinde ise Zeus, Kybele, Gorgon’u öldüren Perseus, İmparator Caracalla, Nehir tanrısı (Banaz çayı personifikasyonu) tasvirleri görülmektedir. Sebaste’nin ayrıca Temenothyrae (Uşak-Merkez) kenti ile ortaklaşa sikke bastığı da bilinmektedir (Head 1911: 684).
Kentin keşfi 1963 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne gelen bir şahsın elinde bulunan estampajı yapılmış aziz tasvirlerini Müze yetkililerine göstermesi ve bunlar hakkında bilgi almak istemesiyle başlamıştır. Şahıs tasvirlerin önemli olduklarını anlayınca daha fazla bilgi vermeden Müzeyi terk etmiştir. Daha sonra ise 1964 yılında Bursa Müzesi Müdürü satın almak istediği eserler için İstanbul Arkeoloji Müzeleri ile temasa geçmiş. Müze yetkilileri bu eserlerin daha önce İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne estampajları getirilen eserler olduğunu anlamış ve kısa bir araştırma sonucunda eserlerin Uşak ili-Sivaslı ilçesi, Selçikler Köyü’nden getirildiği tespit edilmiştir (Fıratlı 1970: 109). Selçikler Köyü’nde acilen kurtarma kazısı yapılması gerektiğini anlayan Dr. Nezih Fıratlı 1966-1978 yılları arasında İstanbul Arkeoloji Müzeleri adına 13 sezon süren kazıları gerçekleştirmiştir (Gür 2006: 34-40).

KİLİSE KAZILARI

Kiliseler kompleksi olarak adlandırılan alan Selçikler köyünün doğusunda yer almaktadır. (Resim 3) Fıratlı ve ekibi tarafından 1966-1978 yılları arasında kilise yapılarına ait kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. Kilisenin güneyinde daha büyük apsidal yapının olduğu alanın kazılarına ise 1970 yılında başlanmıştır. Küçük kilise ve onun hemen güneyinde görülen büyük kilise olarak adlandırılan alanda yapılan kazılarda etrafının masif kalker bloklarla çevrelendiği görülmüştür. Temenos duvarı gibi kutsal alanı çevreleyen bu duvardaki taşların çoğu devşirme olup olasılıkla kütlesel bir yapıdan getirilmiştir. Kazıyı yapanlar duvarın Orta Bizans döneminde yapıldığını belirtmişlerdir. Küçük kilisenin ilk halinin üç nefli bir bazilika olarak MS 6. yüzyılda inşa edildiği daha sonra olasılıkla MS 10. yüzyılda kubbe ile örtüldüğü düşünülmektedir. Ayrıca bu dönemde absisli yapıya Synthronon (Bizans kiliselerinde din görevlilerinin oturması için yapılmış yarım daire şeklinde oturma birimleri) eklenmiştir. Aynı dönemde apsisli bölüme ikonostasis yapılmıştır. İkonostasis’in arşitravının ön cephesini süsleyen figürler eğimli olarak verilmiştir. (Resim 4) Kilisenin güney yan duvarından açılan kapı ile mezar şapeli olarak ayrılmış alana geçildiği görülmüştür. Bu bölümde iki adet mezar şapeli bulunmuştur (Narteksin güney ucundaki döşemenin altında) Ayrıca kilisenin orta nefinin merkezine doğru ambon (vaaz kürsüsü) parçaları ortaya çıkarılmış ve bölümün mermer levhalarla kaplı olduğu anlaşılmıştır. Yan neflerin ise opus sectile ile kaplı olduğunu zeminde in-situ olarak ele geçen buluntulardan fark edilmiştir. Pareklesion’da bir kemer parçası üzerinde “Hagios Gregorios tis Megalis Armenias” (Ermenistan’ı Hristiyan yapan Gregorios) yazmaktadır. Gregorios’un tasviri üzerinde kakma camlardan süslemeler yapılmıştır (Fıratlı 1970: 111-122).
Kilise, köşe duvarlı kapalı yunan haçı planına sahip olup bu plan tipinin bölgedeki en yakın karşılaştırma örnekleri, Ayazin Kaya kilisesi ve Eskişehir, Başara Köyü kazılarında bulunan Bizans Dönemi kilisedir. Kiliselerin planları, destek sistemlerindeki bazı farklar dışında birbirine oldukça yakındır. Kareye yakın dikdörtgen planlı naosun merkezdeki kubbe her üç yapıda payelerle taşınır. Ayazin ve Selçikler’de payeler kare formlu ve küçük iken, Başara Köyü’ndeki kilisede statik amaçlı olarak her iki istikamette uzatılan payeler, köşe mekânlarını sınırlayan duvarlar biçiminde algılanmaktadır. Sebaste küçük kilisesi, diğerlerinden farklı olarak, ilk evresinde sütunlu bazilikal plana sahip iken, günümüze ulaşan planını Orta Bizans döneminde yapılan değişiklikle kazanmıştır. MS. 10. yüzyılda gerçekleştiği düşünülen plan değişikliğiyle, eski kilisenin ana nefteki sütunları kaldırılarak iki büyük paye yerleştirilmiş, kilisenin ilk evresinde ait olan bema ve batı duvarın naosa uzanan payeleri genişletilmiştir (Alp 2009: s.23). Büyük kilisenin doğudaki apsis duvarına kuzey ve güneyden birleşik bir mimari kalıntı ile karşılaşılmış kazıyı yapanlar bu kalıntıların Kilise yapısından önceki Roma Hamamına ait olduklarını belirtmişlerdir (Gür 2006: 53). Ayrıca Fıratlı ve ekibinin yapmış olduğu araştırmalar sonucunda Kiliselerde kullanılan mermerlerin Bulkaz Dağı’ndaki mermer ocağından getirdiği anlaşılmıştır (Mellink 1970: 177). Ayrıca Uşak’ın batısındaki Kurtaş mermer ocağından Selçiklere mermer ihraç edildiği da burada bulunan yazıtta belirtilmiştir (Koşay, H. v.d., 1976: 62,63).

SELÇİKLER ÇEVRESİNDEKİ ARKEOLOJİK MERKEZLER

Payamalanı Sivaslı’nın 7 km. kuzeydoğusunda, Bulkaz dağlarında yamaçlarında yer almaktadır. Payam alanındaki eski şehrin bulunduğu alanı Ramsay, “Paleo Sebaste” olarak adlandırmıştır (Ramsay 1960: 148). Ancak daha sonraki yayınında bu bölgenin Leonna’da olabileceğini belirtmiştir (Ramsay 1883: 583,597). Jones, Leonna kentinin Sebaste’nin bulunduğu yerleşimde olabileceğini bunun kanıt olarak ise Sebaste’de basılan sikkelerle benzerliğine ve Sebaste’de bulunmuş bir yazıtta şehrin Le… ile başlayan kent isminin varlığına dikkat çekmektedir (Jones 1983: 71). Ancak 1973 yılında bölgede bulunan bir yazıtla yerleşimin Eibos olduğu ve Sebaste kenti ile bağlantısının varlığı anlaşılmıştır (Princeton 1976: 293). Jones, Sebaste’nin bölgede çok önemli bir kent olduğunu, kentin 9 km. kuzeyinde ele geçen yazıttaki “En ünlü şehir Sebaste’nin köyü Dioscometae” sözünden anlaşıldığını belirtmektedir (Jones 1983: 71). Tabernee, şehrin kuzey sınırlarının Eibeos yerleşiminin Sebaste kentine bağlı olduğu düşünüldüğünde Kırka köyü yakınlarına kadar gittiğini belirtmektedir (Tabbernee 1997: 176).
Payamalanı ile Eldeniz köyü arasında Fıratlı ve ekibi tarafından 1968 yılında yapılan araştırmalarda bir nekropol alanı keşfedilmiş ancak yüzlerce mezarın vandallar tarafından tahrip edildiği görülmüştür. Bunların bazıları çeşmelerde devşirme malzeme olarak kullanılmışlardır.(Resim 5) Fıratlı, bölgede yapılan araştırmalarda geç roma dönemi tonozlu mezar odaları ile birlikte küçük bir kilisenin de bu bölgede bulunduğu belirtilmektedir. Antik Selçikler’deki kilise ile mimari olarak aynı üsluptaki kakma renkli taşlardan oluşan kartal şekilli blok bir evin duvarında devşirme olarak kullanılmıştır. Köyün içinde atıl olarak bırakılan arkeolojik eserlerin bir kısmı ise Fıratlı ve ekibi tarafından Afyon Müzesi yetkililerine teslim edilmiştir (Fıratlı 1970: 111-122).
.

TÜMÜLÜSLER

Anadolu’da tümülüs tipi mezarlar MÖ. 8. yüzyıldan Geç Roma Dönemi’ne kadar yaygın bir şekilde görülen üst düzey yöneticilerin, zenginlerin ve kraliyete ait mezarlardır. Mezar odası, dromos ve yığıntı tepeden oluşan tümülüsler bir anıt mezar meydana getirmenin yanı sıra geleceğe dönük ölümsüzlük olgusunun simgesi olarak görülmektedir. Uşak ilinde yapılan araştırmalarda Gediz vadisi boyunca sıralanan tümülüslerde Güre’nin kuzeyinde İkiztepe tümülüsü, Mıdıklı’da Selçikler’in 3 km. güneyinde Dedeballar’da, Banaz çayı vadisinde Salmanlar-Yeni Erice arasında, Gümüşsu-Beydilli Tümülüsü ve Çörtel-Gümüşsu arasında tümülüslerin olduğu anlaşılmıştır.
1967 ve 1969 yılları arasında Selçikler’in güneybatısında Yayalar köyü yolu ile Tatar köyü yolu arasında köy mezarlığının güneyinde bulunan nekropol alanındaki üç tümülüste arkeolojik kazılar yapılmıştır. (Resim 6) Ancak mezarların önceden kaçak kazıcılar tarafından yağma edildiği anlaşılmıştır. Bu mezarların ortak noktası olarak ana aks üzerinde mekânlarının sıralanması, ön oda, mezar odası, dromosların kuzeye doğru açılmalarıdır. Tümülüslerde yapılan incelemelerde yatay taş hatılı ya da semerdam şeklinde üst örtülerinin olması, küçük odaları ve dromoslarının özenli bir işçilik göstermesi, masif taşlardan meydana gelen taş duvarları Lydia Tümülüsleri ile benzerlikler göstermektedir. Selçikler ve Güre Tümülüsleri’nde görülen kline şeklinde gömü Lydia mezarlarında da görülmektedir. Megale Phrygia bölgesinde olmasına rağmen Lydia özellikleri gösteren bu Tümülüsler üzerinde durulması gereken dikkat çekici buluntular arasındadır (İzmirligil 1975: 41-69).
Kentte kazılar sonucunda ortaya çıkarılan kilise yapılarının dışında Dr. Nezih Fıratlı’nın da büyük kilisenin temelinin altında gördüğü ve Roma hamamı olarak yorumladığı kalıntılardan anlaşıldığı kadarıyla bu alanda Roma Dönemi’ne tarihlendirilen yapıların olması muhtemeldir. Aynı zamanda Dr. Münteha Dinç başkanlığında yaptığımız yüzey araştırmalarında kilise ve çevresinde bulunan çok sayıda Roma Dönemine tarihlenen seramik parçaları Bizans tabakalarının altında Roma Dönemi’ne ait yapıların olabileceği savını kuvvetlendirmektedir. Bunların yanı sıra kilise yapılarında ve Selçikler Köyü’nün içinde kullanılmış olan Roma Dönemi’ne ait çok sayıda devşirme mermer buluntu köyün belki de Roma Dönemi’nde Sebaste’nin bir parçası olarak yerleşim görmüş olabileceğini düşündürmektedir.

Kaynak:https://sebasteantikkenti.com/arastirma-tarihcesi/

Muratbey Uşak, yarın Banvit'i konuk edecek.

Mehmet Varış
TAHİNCİOĞLU Basketbol Ligi'nde bu sezon oynadığı 6 maçta yalnız 1 galibiyet alabilen Muratbey Uşak, yarın Banvit'i konuk edecek. Uşak Üniversitesi Spor Salonu'nda oynanacak karşılaşma saat 19.30'da başlayacak. Bilet fiyatları ise 20 TL olarak belirlendi.

Kırmızı-siyahlılarda sakatlıkları süren Solomon ve Miles, yine forma giyemeyecek. Bandırma temsilcisi Banvit'in ligde 3 galibiyet, 3 yenilgisi bulunuyor. 

5 Kasım 2017 Pazar

Rakip Sakarya Büyükşehir Belediyespor

Mehmet Varış

Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi'nde 5 Kasım Pazar günü Sakarya Büyükşehir Belediyespor'u konuk edecek Muratbey Uşak'ın genel menajeri Fatihan Erdoğan, "Galip gelip, galibiyetimizi taraftarımıza hediye etmek istiyoruz." dedi.

Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadrolarına son kattıkları Jackie Carmichael'ın lisansını Sakarya Büyükşehir Belediyespor maçına yetiştirmeye çalıştıklarını kaydetti.

Sezon başında bu yana hiçbir karşılaşmaya tam kadro çıkamadıklarını aktaran Erdoğan, "Özellikle iki uzunun sakatlığı bizi oyun anlayışımızdan uzaklaştırdı. Sakarya Büyükşehir Belediyespor maçına Carmichael'ın lisansını yetiştirmemiz halinde bu sezon ilk kez bir karşılaşmaya tam kadro olarak çıkacağız. Galip gelip, galibiyetimizi taraftarımıza hediye etmek istiyoruz. Tüm Uşak halkını bizi desteklemeleri için salona bekliyoruz." diye konuştu.

Muratbey Uşak ile Sakarya Büyükşehir Belediyespor arasında 5 Kasım Pazar günü Uşak Üniversitesi Ömer Halisdemir Spor Salonu'nda oynanacak karşılaşma saat 17.00'de başlayacak.

<a href="https://www.haberler.com/muratbey-usak-in-konugu-sakarya-buyuksehir-10204004-haberi/" rel="noopener" target="_blank">haberler.com</a>

22 Ekim 2017 Pazar

Utaş Uşakspor Şampiyonluk Yolunda Yoluna Lider Devam Ediyor

Mehmet Varış


TFF 3. Lig 3. Grup'ta liderlik koltuğunda oturan Utaş Uşakspor, Karacabey Birlikspor'u evinde tek golle mağlup etti.

İlk yarısı 0-0 sona eren maçın 53. dakikasında ev sahibi ekip golü buldu. Levent'in sağ kanattan ortaladığı topa voleyi vuran Şahin takımına 3 puanı getirdi. Kalan dakikalarda başka gol olmadı, Uşakspor puanını 22'ye çıkararak en yakın rakibi Kızılcabölükspor'un 4 puan önünde ilk sıradaki yerini korudu.

Şahin Fıstıkçının Mükemmel Golü
<code><iframe width="560" height="315" src="https://www.youtube.com/embed/HyWsbmDwaSE" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></code>


<a href="http://www.mynet.com/haber/spor/utas-usakspor-karacabey-birlikspor-1-0-3338405-1" rel="noopener" target="_blank">MYNET</a>

21 Ekim 2017 Cumartesi

Muratbey Uşak Darüşşafaka Doguş Karşısında İlk Galibiyetini Aldı.

Mehmet Varış


TAHİNCİOĞLU Basketbol Süper Ligi'nde Muratbey Uşak, sezona üst üste 2 mağlubiyetle başladıktan sonra evinde Darüşşafaka'yı yenmeyi başardı: 84-80.

Uşak Üniversitesi Spor Salonu'ndaki karşılaşmaya sakatlıkları nedeniyle uzun süre parkelerden uzak kalacak Solomon ve Miles'tan yoksun çıkan Uşak temsilcisi, ilk periyodu 15-20, ilk yarıyı 36-40, üçüncü periyodu ise 55-58 yenik geçtikten sonra son 10 dakikalık bölümdeki etkili performansıyla galibiyete uzandı. Yeni sezondaki ilk galibiyetini elde eden ev sahibinde Markota 23 sayı, Hamilton ise 20 sayıyla skora büyük katkı yaptı.

13 Ekim 2017 Cuma

Uşak Tarihi

Mehmet Varış

Uşak ve çevresinin MÖ 4000 yılından itibaren yerleşime açıldığı anlaşılmaktadır. Özellikle bronz çağında yerleşimin daha yaygınlaştığı görülmektedir. MÖ.2000 de Anadolu'da ilk siyasi birliği kuran Hititlerin 1000 de ise Frizlerin batı sınırını oluşturan Uşak ve çevresi bu kültürlerden ziyade İon Kültürünün etkisi altında kalmıştır.
MÖ. 7. Yüzyılda Kral Gyges'in Lidya İmparatorluğunu ele geçirmesi ile topraklarının büyük kısmı Lidya'da kalan Uşak. MÖ. 620'de tamamen Lidya'nın egemenliğine girmiştir. Dünyada ilk kez parayı basan ve kullanan, döneminin en zengin krallığı olan Lidya'nın hakimiyeti MÖ. 546 yılına kadar devam etmektedir. Bu süre içerisinde Efes'ten başlayan kral yolu yapılmış ve yol Gediz (Hermos) nehrini takip ederek Uşak ili sınırları içerisinde Güre köyü, Uşak-Keromon-Agora kentlerine uğrayarak devam etmiştir.
MÖ. 546'da Lidya'nın son kralı Kroisos ile Pers Kralı Kyros arasındaki savaşta Lidya'nın tarihten silinmesi sonucu bölge İran'dan gelen Perslerin hakimiyetine girmiştir. Pers egemenliği MÖ. 334 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihte Makedonya’ lı Büyük İskender' in Anadolu seferi sonucu bölge tüm Anadolu gibi Büyük İskender’ in hakimiyetine girmiş, İskender' in ölümünden sonra ise bölge, Büyük İskender' in generallerinden Antigon' un payına verilmiştir. Daha sonra bir süre Bergama krallığına bağlanan Uşak ve çevresi MÖ. 189 yılında Roma Konsülü Montius' un himayesine, başka bir ifadeyle Roma hakimiyetine geçmiş, Kavimler Göçünden sonra Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması neticesinde Doğu Roma sınırları içinde kalan Uşak, MS. 12, Yüzyıla kadar Bizans hakimiyetinde kalmıştır. 1071'den sonra yöre, zaman zaman Selçuklular ile Bizanslılar arasında el değiştirmiş, 1176 yılında Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan ile Bizans İmparatoru Manüel Komnenos arasında yapılan Miryakefalon (Kumdanlı) Savaşı sonucunda Selçuklulara geçmiştir.
Sultan II.Kılıçarslan yeni bir fetih hareketine girişerek 1182'de Uluborlu, daha sonra Kütahya civarını fethetti. Uşak yöresinin de bu sefer sırasında Selçuklu hakimiyetine geçtiği muhakkaktır. Çünkü; Selçuklu sınırları Denizli'ye kadar yaklaşmıştı. Bu arada Sultan ll. Kılıçarslan 1185 tarihinde ülkeyi 11 oğlu arasında paylaştırdı. Bu taksimat sonunda Kütahya-Usak-Uluborlu bölgesi Gıyaseddin Keyhüsrev' e verildi. Bu taksimattan sonra kardeşler arasında hakimiyet mücadelesi haşladı. l. Gıyaseddin Keyhüsrev 1192 tarihinde devletin başına geçmeyi başardıysa da diğer kardeşlerini bertaraf edemedi ve 1196 da II. Süleyman Şah tarafından sürgüne gönderildi. Kardeşler arasındaki bu taht mücadelesinden yararlanan Bizans Kütahya-Uşak civarını geri aldı. Bizans Hakimiyeti 1233 tarihine kadar sürdü. B u tarihten itibaren Uşak civarı artık tamamen Türk hakimiyetine geçti.
Uşak, Anadolu Selçukluları döneminde bu devletin bir anlamda sınır şehri olmuştu. Sultan Alaaddin Kevkubad zamanında, Kütahya ve Uşak civarının kesin olarak Türk hâkimiyetine girmesini takip eden yıllarda, bölgeye kesif bir Türkmen yerleşmesi olmuştur. Bundan sonra Uşak ve çevresini Germiyanoğulları Beyliği' nin hakimiyetinde görüyoruz, XIII. Yüzyılın ilk yarısında Anadolu Selçuklu Devleti'nin hizmetinde olarak Malatya taraflarında meskun bulunan Germiyan Asireti'nin, muhtemelen 1241'de Baba İshak isyanının bastırılmasından sonra II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında veya bir müddet sonra Kütahya-Uşak bölgesine yerleştirildikleri anlaşılmaktadır. Çünkü Cimri (Alaaddin Siyavuş) hadisesinde Germiyanlıların faal bir rol oynamaları bu aşiretin Cimri hâdisesinin ortaya çıkısından (1277) önce Kütahya- Uşak yöresine yerleştiklerini göstermektedir. Bu hâdise sırasında Sahip Ata Oğulları emrinde görülen Germiyanlılar, bundan sonra artık Batı Anadolu'da en kuvvetli beylik haline gelmiştir. Beylikler döneminde Germiyanoğulları’ na tabi olan Uşak ve çevresi, 1391 de Yıldırım Bayezid' in Germiyanoğulları hakimiyetine son vermesi ile Osmanlılara dahil olmuş, Fetret Devrinde beylikler tekrar canlanmış, 1429 yılında Germiyanoğulları’ nın son hükümdarı II. Yakup Bey' in vasiyeti ile Osmanlı Devletine kalmıştır. Uşak, Osmanlı hakimiyetine girdikten bir süre sonra yapılan idari taksimata göre Anadolu Eyaletine bağlı Kütahya Sancağının bir kazasıdır. Her ne kadar Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivindeki 16.yüzyıla ait 48 numaralı Kütahya Sancağı Tapu Tahrir Defterinde Uşak nahiye olarak geçmekte ise de Mustafa Çetin Varlık'ın "16.Yüzyılda Kütahya Sancağı" (1980) isimli kitabında, 1513 tarihinde Uşak Kütahya Sancağının kazaları arasında gösterilmektedir. Uşak bu statüsünü 1530 tarihinde de muhafaza etmektedir.
16.yüzyılda detaylı şekilde bilgi bulabildiğimiz Uşak kazası hakkında daha sonraki yıllarda belgelere dayalı fazla bir bilgiye rastlanmamaktadır. 17.yüzyıla ait bilgiler çoğunlukla seyahatnamelerde mevcuttur. Bu yüzyılda yaşayan Katip Çelebi’nin (1605-1658) "Cıhannüma" adlı eserinde ; "Uşak, Kütahya’dan doğuya bir merhale Murat Dağı yakınında, bir dere içinde kaleli bir kasaba, 150 adet köyü bulunan mamur bir kazadır. Kasabası geniş bir ovanın doğusuna düşüp köyleri o ovada bulunmaktadır. Seccade ve halısı meşhurdur." diye bahsedilmektedir. Uşak hakkında aynı yüzyılda yazılmış bir diğer kaynak da Evliya Çelebi'nin "Seyahatname" adlı eseridir. Bu eser Katip Çelebi'nin Cihannüma’sından daha sonraki yıllarda yazılmıştır. Verilen bilgiler kesin olmamakla birlikle Katip Çelebi'nin anlattıklarını teyit eder niteliktedir. Seyahatname’ye göre Uşak; Kütahya Sancağı dahilinde bulunan bir kaza olup, Gevher Sultan 'Has'sıdır. Şehir, doğuda Banaz, kıble tarafında Honaz, güneyde Komar, batıda Kule, kuzeyde Gediz olmak üzere beş kapısı olan bir kale ile çevrilidir. Eserde kalenin özellikleri ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır. Buna göre; kalenin müstahkem olmadığı, beş arşın yükseklikte , şeklinin kare olduğu, Buğday Pazarı kapısında hendek bulunduğu ve 1598 tarihinde Uşak halkının Celali İsyanlarından dolayı bu kaleyi tuğla ve taşlarla tamir ettikleri anlatılmakladır.
Uşak. Osmanlı yönetimi altında l7 ve 18. yüzyıllarda münferit olaylar hariç uzun süre barış içinde yaşamıştır. 19. yüzyılda siyasa! açıdan sakin bir dönem geçiren Uşak canlı bir ticaret şehri haline gelmiştir. Özellikle halı ve kilimleri İzmir yoluyla İngiltere ve Fransa'ya kadar ulaşmıştır. Alaşehir-Afyon Demiryolunun 1869 yılında tamamlanmasıyla İzmir Metropolü ile Uşak arasında ulaşım kolaylaşmış ve ticari hayat daha da canlanmıştır. 19.yüzyılın ikinci yarısındaki Uşak hakkında "La Turquie d'Asie" adlı eserinde bilgi veren Vital Cuinet, evlerin büyük çoğunluğunun pişmemiş tuğladan yapıldığını, 1890 da ise hem daha sağlam hem de daha zarif olan ahşap evlerin tercih edildiğini belirtmekledir.
İzmir'in işgalinden sonra Batı Anadolu’da Gediz ve Menderes vadilerinde ilerlemeyi planlayan Yunan kuvvetleri; 25 Mayısta Manisa'yı, 29 Mayısta ise Turgutlu'yu işgal etti. Bu işgaller karşısında Alaşehir'de Kuvayı Milliye teşkilatı kuruldu. Akabinde Uşak'ta da kıpırdanmalar başladı. İzmir'in işgali sırasında 17. Kolordudan ayrılarak Uşak'a gelen Selanikli Kaymakam Fuat Bey, Yüzbaşı Hakkı Bey, ve Sökeli Hilmi Bey burada gizli bir cemiyet kurdular. Ödemiş'in 1 Haziranda istilaya uğraması üzerine Uşak'a gelen Alaşehir Mevkii Kumandanı Süleyman Sururi Bey'in Teşkilatı Mahsusa ile bir irtibatı vardı. Sururi Bey'in etkisiyle bu cemiyetin adı "Müdafaa-i Hukuk Heyeti Milliyesi" şeklinde değiştirilerek Karakol Cemiyeti ile bağlantısı sağlandı. Kuvayı Milliyeye karşı olan kaymakam ve belediye reisinin bütün baskılarına rağmen Uşak'ta milli hareket sindirilemedi.
Gizli cemiyetin çalışmaları neticesinde Salihli Cephesinden ayrılan bir bölük Eşme'den takviye alarak 17 Temmuz 1919 günü Uşak'a girdi ve şehre hakim oldu. Ardından Gediz ve Simav'da Kuvayı Milliye teşkilatı kuruldu.Kuvayı Milliyecilerin Uşak'ta hakimiyeti ele geçirmesi, İstanbul ve İşgal kuvvetlerine "Kuvayı Milliyeciler hrıstiyan nüfusa saldırdı" şeklinde aksetti. Düşman kuvvetleri İstanbul Hükümetine baskı yaparak Uşak'ta asayişin sağlanmasını istedi. Hükümet, Afyonda bulunan l 500 kişilik 23. Fırkayı Uşak'a göndermek istedi. General Milne.fırkanın Kuvayı Mılliye'ye katılabileceğini düşünerek bunu kabul etmedi.
Eski bir ittihatçı olan İbrahim Tahlakılıc (Dalkılıç) gizli bir cemiyet olan "Müdafaa-ı Hukuk Heyet-î Mılliyesi" cemiyetinin içinde yer almadı. Hatta bu cemiyetin zarar vermesinden endişe duyarak 30 Temmuz 1919 da "Redd-i İlhak" cemiyetini kurdu. İbrahim Bey'in başkanı olduğu bu cemiyet milli kuvvetlerin halka zarar vermelerini önlediği gibi Uşak’ta Kuvayı Milliye hareketini yaygınlaştırdı.
İzmir'in işgalinin ardından Uşak'ta bu gelişmeler yaşanırken, bütün Batı Anadolu’yu kapsayacak bir üst kongre niteliğinde "Alaşehir Kongresi" 15-16 Ağustos tarihinde toplandı. Kongreye; Balıkesir, Manisa-Alaşehir, Sındırgı, Buldan, Gördes, Uşak, Ödemiş, Bozdağ, İnegöl, Denizli-Nazilli, Akhisar ve Ayvalık'tan temsilciler katıldı. Kongrede Hacım Muhittin Çarıklı başkan, Uşak temsilcisi İbrahim Bey ise Başkan yardımcısı seçildiler. II. ve III. Balıkesir kongrelerinin ardından Ekim Ayı içerisinde Uşak'ta bir kongre toplandığına dair bilgiler bulunmakla birlikte oldukça sınırlıdır. Alaşehir Kongresinde kurulması kararlaştırılan "Alaşehir Heyet-i Merkeziyesi" 14 Eylül 1919’ da ilk toplantısını yaptı. Daha sonra, Heyet-i Merkeziye Talimatnamesi’ nin 8. Maddesi olan "Heyet-i Merkeziye, karargahını kendisi için muafık göreceği mahalle nakil edebilir" hükmüne istinaden merkezini Uşak'a nakletti. Heyet-i Merkeziye Uşak'ta ilk toplantısını İbrahim Bey'in başkanlığında gerçekleştirdi. Sivas Kongresinde bütün cemiyetlerin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında toplanması karan alınmasına rağmen, Uşak'ta Heyet- i Merkeziye "Hareket- i Milliye Redd-i İlhak Cemiyeti Heyeti-i Merkeziyesi" adını korudu. Bu isimden daha önce Uşak'ta kurulan Redd-i İlhak Cemiyeti ile Heyet-i Merkeziyenin bütünleştiği anlaşılmaktadır. Uşak Heyet-i Merkeziyesinin görevi sadece cepheye asker göndermek değildi. Cephe gerisinde de ihtiyaçları gidermek için büyük gayretler sarf ediyordu. Sivas Kongresinin toplanmasından sonra Yunan kuvvetlerinin harekete geçmesiyle İzmit, Eskişehir ve Konya livaları en hassas bölgeler haline geldi. İstanbul Hükümeti bu bölgelerde Kuvayı Milliye teşkilatının kurulmasını önlemeye calıştı. Heyet-i Temsiliye ise İstanbul Hükümetini istifaya zorlayarak bu bölgelerde gücünü arttırmak istiyordu. Bu karmaşa içinde Garbi Anadolu Umum Kuvayı Milliye Kumandanlığına Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Eskişehir Mıntıka Kumandanlığına Atıf Bey, 23. Fırka Kumandanlığına Ömer Lütfi Bey getirildiler. Harbiye Nazırı Mersinli Cemal Paşa, Batı Cephesinde yaptığı yeni düzenleme ile 23. Fırkayı Konya'da bulunan 12. Kolorduya bağladı. Heyet-i Temsiliye yaptığı çalışmalar neticesinde 23. Fırkayı kendi denetimi altına aldı. 23. Fırkanın 68. Alayı bir taburu eksik olarak Uşak'a yerleşti. 8 Ocak 1920 tarihinde 23 Fırkanın kumandanlığına Aşir Bey tayin edildi. Fırkanın içinde milis tümeni de vardı. İbrahim Bey'in isteğiyle kurulmuş olan Uşak Hücum Taburu Ocak 1920 tarihinde milis tümeninin içinde yer aldı. Yunanlılar silah zoruyla Sevr Antlaşmasını Osmanlı Devletine kabul ettirebilmek için 22 Haziran 1920 tarihinde taarruza başladılar. Yunan kuvvetlerinin bir kolu Bursa tarafına, bir kolu da İzmir'in doğusuna doğru harekete geçti. 29 Ağustosta Uşak'ı işgal etti. Yunanlılar Uşak'a girdikleri zaman eşraftan ve köylülerden pek çoğunun evlerini yağmaladılar. Ayrıca işgal sırasında Yunan askerleri pek çok kişiyi öldürdü. Bu katliamda ne suç tespiti yapıldı ne de mahkeme kararı alındı. Yunanlılar işgalden sonra şehre yerleşmek için bazı evlere el koydular. Uşak'ta yerli halkı sindirmek gayesiyle nüfuzlu kişileri, Atina ve Yunan adalarındaki esir kamplarına sürdüler. Sürgüne gönderilen 300 kadar vatandaşımız 10-12 ay sürgünde kaldılar. Bunlar Kuvayı Milliyeye katıldıklarından dolayı sudan bahanelerle suçlandılar. 29 Ağustos 1920 de işgal edilen Uşak, iki yıl iki gün süren Yunan işgalinden 1 Eylül 1922 günü kurtuldu. Milli mücadele yıllarında Uşak, maddi ve manevi bakımdan zarara uğramasına rağmen, Cumhuriyet Türkiyesi’nde ilk girişimlerle sanayi hamlesini başlatmıştır. Osmanlı devrinde Hüdavendigar Vilayetinin Kütahya Sancağına bağlı bir kaza olan Uşak, 20 Nisan 1924 tarihli 491 Sayılı Teşkilat-i Esasiye Kanunu ile yapılan idari düzenlemede yine Kütahya Vilayetinin bir kazası olarak kaldı. Türkiye Cumhuriyetinin yeni idari yapısı içinde Banaz, Sivaslı, Karahallı ve Ulubey Nahiyeleri, Uşak Kazasına bağlandı. 9 Temmuz l 953 tarih ve 6129 Sayılı kanunla vilayet haline getirilen Uşak'a . Manisa ilinden Eşme ilçesi bağlandı. Nahiyeler ilçe statüsüne getirildi

Copright Uşak Paylaşıyor 2018, Blogger Templates Designed By Templateism | Distributed By Gooyaabi Templates