30 Mayıs 2019 Perşembe

Blaundus Antik Kenti

Mehmet Varış




“Blaundus” adının yerli Luvi diline dayandığı ve “Asmalı, Asması Bol” gibi anlamlara geldiği ileri sürülmektedir. Diğer taraftan kentin adının “tepe” anlamına gelen Grekçe bir kökten türetildiği de kabul edilir. Yazıtlara, sikkelere ve antik kaynaklara bakıldığında, kentin adının farklı biçimlerde yazıldığı bilinmektedir. Adının geçtiği en erken kayıtlar sikkelerdir. Helenistik dönem sikkelerinde adı “Mlaundos” olarak geçmektedir. Mlaundos adının yerli Anadolu dilinden türetildiği ve daha sonra Grekçe’ye uydurularak “Blaundus” şeklini aldığı öne sürülmektedir. Fakat Roma çağı boyunca sikkeler üzerinde kentin adı “Blaundeon” olarak geçmektedir. Ünlü coğrafyacı Strabon, ünlü bilgin Batlamyus ve İtalyan bilimci Ptolemaios, Blaundos adından eserlerinde bahsetmiştir. 1845 yıllında Hamilton’un bu kentten geldiği bilinen bir yazıtı bulmasıyla antik kentin adının Blaundus olduğu kesinleşmiştir.




Kentin Tarihçesi

MÖ 333’de Perslerin Batı Anadolu toprakları üzerindeki hakimiyetine son veren Büyük İskender, generallerinden I. Antigonos Monophtalmos’u Frigya bölgesi valisi olarak görevlendirmiştir. İskender’in MÖ 323 yılında Babil’de ölümünden sonra fethettiği tüm topraklar generalleri arasında paylaştırılmıştır. Uşak civarının da içinde bulunduğu topraklar I. Antigonos’ta kalmaya devam etmiştir. MÖ 301’de bugünkü Afyonkarahisar’ın Çay ilçesi yakınlarında yapılan İpsos Savaşı’nda, artık 80 yaşında olan Antigonos’un ölümüyle Anadolu’nun büyük bölümü, Büyük İskender’in Trakya valisi Lysimachos’un egemenliğine girmiştir.

Bu üç kral da Makedonya kökenlidir. Blaundus yakınlarında ele geçmiş olan ve üzerinde “Makedonyalı Blaundoslular” yazan yazıta dayanılarak, kentin MÖ 4. yüzyılın son çeyreği ya da MÖ 3. yüzyılın ilk çeyreği içinde kurulduğu düşünülmüştür. Kentin kuruluşu ve Roma dönemi öncesi tarihsel süreci hakkında bilgiler yeterli olmamakla birlikte, günümüze kadar korunmuş kalıntılar kentin tarihinin en azından Helenistik döneme kadar uzandığını göstermektedir.

Blaundos, MÖ 188’deki Apameia barışıyla Bergama Krallığı’na dahil olur. MÖ 133’den itibaren Roma’nın tüm Anadolu’ya egemen olmasıyla yeni bir döneme girmiştir. Buluntulardan ve yazıtlardan anlaşıldığı kadarıyla kentin en parlak dönemini MS 1. yüzyılda yaşamış olma ihtimali yüksektir. Ancak MS 60’larda meydana gelen depremle hasar görmüştür. MS 396 yılından sonra Arcadius’un düzenlediği kanunla dış tehditlere karşı mecburi kent surları yapılmıştır.

Derin vadilerle çevrili bir yarımada üzerinde yer alan kentin önemli yapıları arasında kale, tapınaklar, tiyatro, stadyum ve kaya mezarları bulunmaktadır. Kentin bazı kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir. Helenistik dönemde inşa edilen kuzey surlarının giriş kapısı kemeri, darphane bölümleri, idari binalar, sur duvarlarının bazı bölümleri, İon tarzındaki mabet kentin ortasında yer alan ve Roma İmparatoru Claudius’un mabedi, yalnızca bir tarafında oturma kademeleri olan stadyum örnek olarak verilebilir. Tiyatro binası, şehir surlarının dışında yamaca inşa edilmiştir. Tiyatronun sahnesi tamamen yıkılmıştır. Oturma sıralarının bir kısmı sağlam kalmıştır.

Kaynakça:

  • Ümran Ozan Karahan, “Eskiçağ’da Uşak ve Çevresi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Konya, 2015.
  • Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı, Uşak İl Raporu, 2007.
  • Birol Can, Yüzey Araştırmaları ve Kazılar Işığında Uşak, İstanbul, 2017.
  • Uşak Belediyesi Web sitesi.

Copright Uşak Paylaşıyor 2018, Blogger Templates Designed By Templateism | Distributed By Gooyaabi Templates