28 Eylül 2016 Çarşamba

Eşme Kilimleri

Mehmet Varış

 Kilim dokumacılığı Anadolu''da yüzyıllardır süren geleneksel Türk el sanatlarından biridir. Anadolu kilimleri yapıldığı köy, kasabanın ya da dokunduğu desenlerden birinin adını alır. Uşak'ın Eşme ilçesinde dokunan kilimler de Eşme kilimleri olarak anılmaktadır. Eşme Kilimleri kendine has desen, renk bakımından Anadolu'nun diğer kilimlerinden ayrı bir özelliğe sahiptir. Eşme Kilimleri, kök boya ve atkısı, çözgüsü yün olan pastel donuk renklerden oluşmaktadır. Eşme ve köylerinde dokunan kilimlerde yün, pamuk, kıl, tiftik, gibi liflerden elde edilen iplikler kullanılmaktadır. Kırmızı, yeşil, mavi, siyah, beyaz, kahverengi ve lacivert Eşme kilimlerinde en yaygın kullanılan renklerdir. Eşme Kilimlerinde yeşil murat, mavi ümit, kırmızı tutkulu sevgi, mor keder, anlamına gelmektedir. Her kilim ayrı bir öyküyü anlatır.

      Eşme Kilimleri'nin çözgüleri orta kalınlıkta yün ve pamuktandır. Kenarları küçük dolgu motifleri ile bezelidir. Renkler soluk gri, yeşil, pastel kırmızı ve bazen bordürlerde siyahtır. Eşme kilimleri, Batı pazarlarının gözde kilimlerindendir.

Karun Hazineleri

Mehmet Varış









Karun Hazinesi veya Karun Hazineleri Çoğu M.Ö. 560-546 yılları arasında Lidya ülkesini yöneten Kroisos (Karun) dönemine ait olan ve Uşak'ın 25 km batısında ve İzmir Karayolu üzerinde bulunan Güre Köyü yakınlarındaki tümülüslerden 1960'lı yıllarda çıkarılarak kaçırılan ve 1993 yılında geri alınan eserlerin toplu adı. Bazı kaynaklarda Lidya Hazinesi veya Lidya Hazineleri olarak da anılırlar.


Lidya döneminin en görkemli eserleri arasında yer alan bu hazine 1965-66-68 yıllarında kaçırılmıştır. İlk soygun 1965 yılında Toptepe tümülüsünde gerçekleşti. 5 kişilik grup tünel kazarak mezar odasına ulaşarak, buradaki buldukları eserleri dönemin parasıyla 65,000 TL'ye sattılar. Daha sonra, 1966'da, İkiztepe tümülüsü 11 kişi tarafindan soyuldu ve oda içesindeki 150 parça önce saklanıp daha sonra 160,000 TL'ye satıldı. Güre'deki üçüncü soygun 1968 yılında Aktepe tümülüsünde yapıldı ve bulunan resim ve kabartmalar 40,000 TL'ye satıldı. Hazinenin tamamı New York'daki Metropolitan Müzesi'nde 1985 yılında bir sergide gazeteci Özgen Acar tarafından görülmeleriyle bulundu. Dönemin Kültür bakanlığının uyarılması sonucu müzenin depolarında saklanan eserleri almak için 1987’de dava açıldı ve yaklaşık 40 milyon dolarlık masrafa yol açan hukuki süreçler sonunda 1993'de Türkiye'ye geri getirildi. İade müze yetkilileri 6 yıl süren davayı kaybedeceklerini anlamarıyla gerçekleşti.


1996'dan beri Uşak Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Karun Hazineleri’ni son beş yılda 769 yabancı turistin ziyaret ettiği ortaya çıktı. Yer sıkıntısından dolayı onlarca eserin üst üste istiflendiği müzede, 35 bin 573 tarihî eser bulunuyor. Bu eserlerin yüzde 10’u sergileniyor. Müzede Karun Hazineleri’ne ait 450 adet eserden 300’ü sergileniyor.


Dünyada eşi bulunmayan hazineye olan ilgisizliğin tanıtım eksikliğinden kaynaklandığı belirtiliyor. Uşak İl Kültür ve Turizm Müdürü Şerif Arıtürk, “Son beş yılda otellerimizde 16 bin 762 yabancı konaklamış. Bunlardan sadece 769’u müzeyi ziyaret etmiş.” diyor.











Gezilecek Yerler

Mehmet Varış



İlin Doğal Güzellikleri ve Mesire Yerleri 

İl merkezindeki mesireliklerin yanında Banaz ilçesinde Evrendede ve Çokrağan, Sivaslı ilçesinde de Evrendi Mesire Yeri bulunmaktadır.

Merkez Akse Çamlığı 

Akse Çamlığı 70 hektar genişliğindedir. Uşak'a uzaklığı 4,5 km olup Kurtbaba mevkiinde bulunmaktadır.
Mesire yerinin asli ağaç türü kızılçamdır. Çamların yaş ortalaması 50-100 yıl arasında değişmektedir.

Topografik durum açısından fazla arızalı değildir. Bir kaç kuru dere ile vadilere ayrılmış durumdadır. Çamlığın yolu her araç için her zaman gidiş ve gelişe müsaittir.

Göğem Köyü Çamlığı 

Yunan başkumandanı General Trikopis'in esir alındığı tepeyi ve bu tepede dikilen zafer anıtını görüş sahası içine alan bu çamlık Uşak'a 15 km uzaklıktadır. 1961 yılında bölmeli tepeye anıt inşaa edilmiş olup 2009 yılında yenilenmiştir.

Çokkozlar 

Merkeze 3 km uzaklıkta ve Uşak-Sorkun yolu üzerinde, dere yolu bağları arasındadır. Bir zamanlar Evliya Çelebi'nin de ziyaret edip beğendiği tarihi bir mesireliktir. Yenileme çalışmaları 2009 yılında bitmiş, alan genişletilmiş ve çevre düzenlemesi yapılmıştır.

Ilıcaksubaşı 

Uşak'a en yakın bir su başı olan ve Ankara-İzmir asfaltının dibinde bulunan bu mesirelik meyilli bir dere içindedir. Ilıcaksu'dan Değirmenderesi'ndeki su değirmenleri yararlanmaktadır.

Huzur Park 

İzmir yolunun 5. km'sinde, yeşillikler ve çiçekler içinde bir dinlenme yeridir. Parkta Uşak yemeklerini tatma imkânının yanında spor yapma ve kayığa binme gibi aktiviteler de mümkündür.
Bölme beldesi etrafinda Şakşak, Kocal, Küçükçeşme, Cingöz, Kocaçeşme, Üyücek ve Aşıgöz mevkileri piknik alanı olarak kullanılır.

Kaplıcalar 

Banaz'daki Hamamboğazı, Ulubey'deki Aksaz ve Merkez ilçedeki Emirfakı ve Örencik köyü'ndeki kaplıcalar, Uşak'ta yer alan kaplıcalardır. Banaz'daki Hamamboğazı kaplıcası konaklamaya ilkbahar ve yaz aylarında uygundur.
Ören Yerleri

Prehistorik çağlardan beri değişik medeniyetler tarafından iskan edilmiş olan Uşak ilinin hemen her tarafında bu medeniyetlere ait kalıntılara rastlamak mümkündür. Özellikle Hellenistik, Roma ve Bizans Çağı eserleri bölgenin en zengin arkeolojik buluntularıdır.
Ulubeyli Sülümenli Harabeleri, Sivaslı Selçikler Köyü Harabeleri, Sivaslı Payamalanı ve Banaz Ahat Köyü Harabeleri bu yerler arasındadır...

Tarihi Köprüler 

Karahallı ilçesindeki Clandras Köprüsü yanında Çanlı Köprü, Halıpazarı Köprüsü ve Beylerhanı Köyü sınırları içindeki Beylerhan KöprüsüUlucak Köyü sınırları içerisinde yer alan Çatal (Değirmen) köprüsü Uşak'ın tarihi köprüleridir.

Tarihi Camiler 

Uşak Ulu Camii 1419 yılında Germiyanoğlu Beyi II.Yakup Bey tarafından yaptırılmıştır.Mendepazarı'nda bulunan Karaali Camii 1519 yılında inşa edilmiştir. Burma Camii XVI.Yy da inşa edilmiştir. Çakoloz Camii XIX.Yy da inşa edilmiştir.





Tarhana Çorbası

Mehmet Varış



Tarhana çorbası, Sabah kahvaltıları dahil her öğün yenebilir. Kökeni Orta Asyadan gelen Türklere dayandığı söylense de tarhana kelimesi Farsçadır. Her türlü yiyeceği kurutarak saklamaya çalışmışlar ve yoğurdun saklanması için de Tarhana çorbasını bulmuşlardır. Önemli bölümü yoğurttan oluşan Tarhana çorbası besleyici olduğu kadar kuru toz şeklinde olduğu için uzun süre saklanabilir. Türkiye'de Tarhana çorbasının birçok türünü bulabilirsiniz.

  Tarhana Yapımı: Yörelere göre değişmekle birlikte genellikle şu şekilde yapılır. Yoğurt, nane, un, kırmızı biber, yeşil biber, istenirse soğan iyice kıyılıp parçalanarak karıştırılır. Ovularak hamur haline getirilen harç, bir kap içinde üstü bir bezle örtülerek mayalanması ve kabarması için en az bir hafta bekletilir. Bekleme süresi tarhananın türünü belirler. Görece daha uzun süre mayalanmaya bırakılan tarhana ekşi tarhana olur, daha az bekletilerek kurumaya alınan (işleme sokulan) tarhana tatlı tarhana olur. Mayalanan harç, parçalar halinde bir yörük dokuması ya da bez üzerine dizilir ve açık havada, gölgelik bir yerde kuruması beklenir. Kuruyunca da elle ovulup toz haline getirilerek, bazı yörelerde ise daha büyük parçalar ya da simit halinde kurutularak saklanır.

  Türkiye'nin batı bölgelerinde, özellikle Rumeli geleneğinde tarhana çorbası, kese yoğurdu, un, domates, kuru soğan ve mutlaka tarhana otu, tuz, istenildiği kadar acı biber kullanılarak hazırlanır, başkaca katkı malzemesi kullanılmaz.








Copright Uşak Paylaşıyor 2018, Blogger Templates Designed By Templateism | Distributed By Gooyaabi Templates