27 Mart 2021 Cumartesi

Türkiye’nin Coğrafi İşaret Envanterinde Uşak Tarhanası

Mehmet Varış


 Türkiye’de yöresel ürünlerin coğrafi işaret yoluyla korunma süreci 1995 yılında çıkan 555 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile başlamış olup sadece Uşak ve Maraş Tarhanaları coğrafi işaret tescili almıştır.

Uşak tarhanasının coğrafi işareti için 23.02.2015 tarihinde Türk Patent Enstitüsü’ne başvuruda bulunulmuş 21.03.2017 tarihinde de tescil alınmıştır.

Uşak’ta üretilen Uşak Tarhanası lezzeti dolayısıyla diğer tarhana çeşitlerinden ayrılmaktadır. Uşak Tarhanasının ünü; Uşak ilinin iklim koşulları nedeniyle fermantasyonun daha düşük sıcaklıkta ve daha uzun sürede gerçekleşmesinden dolayı mayalanmayı sağlayan mikroorganizma çeşitliliğinin yüksek olması ve bunun sonucu lezzetinin artmasından, ayrıca tarhana yapımında diğer yörelere nazaran yoğun biber kullanımı sayesinde Uşak yöresinde tarhananın iştah açıcı özellik kazanmasından kaynaklanmaktadır ( Türk Patent Enstitüsü , 2017)


6 Şubat 2021 Cumartesi

Uşaksporun rakibi Sancaktepe FK

Mehmet Varış


 

MİSLİ.com 2'nci Lig Beyaz Grup'ta ikinci yarının ilk iki maçında Ergene Velimeşespor'la berabere kalıp Ankara Demirspor'a 3-0 mağlup olan Uşakspor, yarın evinde orta sıralarda yer alan Sancaktepe Futbol Kulübü'nü konuk edecek. Uşak 1 Eylül Stadı'nda Metehan Alpat'ın yöneteceği müsabaka saat 13.00'te başlayacak. Uşakspor bu karşılaşma öncesi 34 puanla 6'ncı sırada yer alırken, Sancaktepe FK ise 22 puanla 12'nci basamakta bulunuyor. 


28 Ocak 2021 Perşembe

Tarihi Hasköy Köprüsü

Mehmet Varış

 



Köprü, 14.03.1980-11789 tarih ve kararı ile tescil edilmiştir. 25 m. uzunluğunda, 4.90 m. genişliğindedir.3 kemer açıklığı bulunan köprü, kesme taş ve moloz taşlarla inşa edilmiştir. Zemin toprak örtülüdür. Köprüde, korkuluk, kitabe ve bezeme bulunmamaktadır.

Osmanlı döneminde Eskiçağ ve Ortaçağ’dan kalan köprüler tamir edilirken çok sayıda yeni köprü yapılmıştır.Şehirde veya köyde Osmanlı yerleşimlerinin merkezinde her zaman bir cami bazen de cami ile birlikte bir zaviye, medrese, han,
hamam, köprü, imaret gibi vakıf yapılar yer almaktaydı ve bu yapıların etrafında oluşan mahalle/köy de bânîlerinin isimleri ile anılmaktaydı. Nitekim bu yer adlarının pek çoğu günümüzde de aynen kullanılmaya devam etmektedir.

Köprüler, ekonomik ve ticari gelişme potansiyeline sahip kervan yolları üzerinde inşa edilen sivil mimari eserler arasında yer alır.Akarsuları geçişte,öncelikle askeri ulaşım ve ticaretin geliştirilmesine hizmet eden bu köprüler, gerek taşkın akışlarıyla ilişkileri, gerekse akarsu yatağındaki ayakları açısından, birer su yapısı niteliğini de taşımaktadır. Kimileri yüzlerce, kimileri ise binlerce yıldır insanlığa hizmetlerini sürdürmektedirler. Zamanlarının bilim, sanat ve deneyiminin sessiz tanıkları olan köprüler, su mühendisliği, malzeme, yapı teknik ve teknolojileri ile mimari estetik özellikleri bir arada bulunduran yapılardır.

https://www.usaktayiz.com/tarihi-haskoy-koprusu/

Louvre Müzesi Envanterinde Uşak Orjinli 3316 numarada kayıtlı Mezar Steli

Mehmet Varış


 



Uşak-Alaşehir Tren Yolu yapımında(1887-1897)çalışan Fransız yol mühendisi Don Paul Gaudin tarafından Uşak’tan Fransa’ya götürülerek Louvre Müzesi (Musée du Louvre) satılmıştır. Oysa o dönemde Osman Hamdi Bey tarafından hazırlanan Asar-ı Atika Nizamnamesi yurtdışına eser çıkarılmasını yasaklamıştır.

Bu mezar steli; Uşak-Alaşehir Tren Yolu yapımında(1887-1897) çalışan Fransız yol mühendisi Don Paul Gaudin tarafından Uşak’tan Fransa’ya götürülerek Louvre Müzesi (Musée du Louvre) satıldıktan sonra 3316 numara ile Yunan ve Roma Eski Eserler Bölümünde sergilenmektedir.

Uşak orjinli Yunanca yazılı Mezar Steli (taşı) ortasında adak amaçlı işlenmiş Ana Tanrıça Kibele figürü ve onun üzerinde gizem tanrısı iki Merkür’ün bulunduğu aslan ile birlikte Kibele’nin iki tarafında iki aslan ile başka bir tanrı arasında çeşitli niteliklerle süslenmiş.

https://www.usaktayiz.com/louvre-muzesinde-usakli-kibele/

20 Eylül 2020 Pazar

Uşakspor ilk hafta maçında Ergene Velimeşespor'la deplasmanda kozlarını paylaşacak.

Mehmet Varış


 MİSLİ.com 2'inci Lig Beyaz Grup'ta yeni sezonda şampiyonluk hedefiyle yola çıkan Uşakspor yarın ilk hafta maçında Ergene Velimeşespor'la deplasmanda kozlarını paylaşacak. Mustafa Kemal Atatürk Stadı'nda Adnan Deniz Kayatepe'nin yöneteceği müsabaka saat 16.00'da başlayacak 


27 Ağustos 2020 Perşembe

TFF 2. Lig'de Beyaz ve Kırmızı grubu oluşturan takımlar belli oldu.

Mehmet Varış

 

2020-2021 sezonunda TFF 2. Lig; Beyaz ve Kırmızı Grup olarak iki gruba ayrılırken, Kırmızı Grup'ta 20, Beyaz Grup'ta 19 takım yer alıyor. TFF 3. Lig'de ise müsabakalar 2, 3 ve 4. Grup'ta 17, 1. Grup'ta ise 16 takımla oynanacak.

TFF 2. Lig 19 Eylül 2020 tarihinde başlarken, 8 Mayıs 2021 tarihinde sona erecek. Ligde 5, 10, 15, 24, 29 ve 34. hafta maçları hafta içi oynanacak.

BEYAZ GRUP

Afjet Afyon
Amedspor
24 Erzincan
Ankara Demir
Çorum Bld.
Ergene V.
Gümüşhanespor
Hacettepe
Hekimoğlu Trabzon
İnegölspor
Kahramanmaraş
Manisa FK
Kocaelispor
Niğde A.
Sancaktepe
Sarıyer
Şanlıurfaspor
Uşakspor
Zonguldak Kömür

KIRMIZI GRUP

1922 Konyaspor
Başkent Akademi
Bayburt Özel İdare
Elazığspor
Etimesgut Belediyespor
Eyüpspor
Kastamonuspor
Karacabey Bld.
Kardemir Karabükspor
Kırklarelispor
Kırşehirspor
Pazarspor
Pendikspor
Sakaryaspor
Serik Belediyespor
Sivas Belediye Spor
Tarsus İdman Yurdu
Turgutluspor
Van Spor



2020-2021 Sezonu TFF 2. Lig kura sonuçlarına göre Uşaksporumuz Beyaz grupta yer almıştır.
TFF Riva Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde belirlenen kura sonuçlarının takımımıza hayırlı olmasını diliyor, şanlı Aşigolarımızdan ve şehrimizden aldığımız güç ile başarılı bir sezon geçireceğimizin inancında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
Bu yolun sonu şampiyonluk! 🏆


26 Temmuz 2020 Pazar

Pietro Canonica Uşak Kent Tarihi Müzesinde

Mehmet Varış




Pietro Canonica Kimdir?

İtalyan heykel sanatkârı Pietro Canonica; 1869 yılı 1 Martında kuzey İtalya’da Torino’da dünyaya geldi. Heykel sanatını Torino’da Academia Albertina’da Tabacchi ve Gamba gibi hocaların yanında yetişerek öğrenmiş, Torino’da ve Milano’da 1890 ve 1891’de düzenlenen Sanat sergilerine mermer ve bronz heykeller ile katılmıştır. Eserleri hakkındaki listeden öğrenildiğine göre, ilk olarak 1885 yılında her biri ikişer metre boyunda üç heykeli Villanova Mondavi’de San Lorenzo kilisesine konulduğunda on altı yaşında bulunuyordu.

Pietro Canonica Eserleri ve Sanatı

Canonica;Rusya,Vatikan,İtalya,Romanya…vs devletlerde devlet başkanlarına heykeller yaparak büyük bir şöhret kazanmıştı. St. Petersburg’da ki Çar II. Alexander heykelini, Bağdat’ta ki Irak Kralı Faysal heykelini, Caracas’ta ki Güney Amerika’nın bağımsızlık kahramanı Simon Bolivar’ın heykelini, Buenos Aires’te ki Arjantin Başkanı Alcorta’nın heykelini ve Bükreş’teki Romanya Kralı Michele Antonescu’nun heykelini yapmıştır. Pek çok aristokratın ve İngiliz Kraliyet ailesi mensuplarının heykellerini yapan sanatçı; büstler, heykeller yapmak üzere Avrupa’ nın hemen hemen tüm saraylarından davet aldı.Canonica; heykel sanatında yeni klâsikçilik akımın etkisinde insan psikolojisi üzerindeki derin hakimiyetini büyük bir incelikle bağdaştıran eserleriyle tanınmıştı. Özellikle atlı heykellerdeki ustalığı ona ün getirdi.

Atatürk İnkılabının Propaganda Aracı; Anıt Heykeller

Kanuni’nin Sadrazamı Pargalı İbrahim’in heykel merakı ve Sultan Abdülâziz’in küçücük bir heykelini yaptırması istisna tutulursa, Osmanlı’da heykel geleneği yoktur.Cumhuriyet Dönemi’nin ilk heykeli, 30 Ağustos 1924’te bizzat Mustafa Kemal tarafından açılan Dumlupınar’da ki sembolik Mehmetçik anıtıdır. Mimar Kadir ve taşçı ustası Hikmet’in eseri olan anıt, bir hayli başarılı olmasına rağmen, Cumhuriyet’in heykel sanatı yabancı sanatçılara havale edilecektir.
Mustafa Kemal, 22 Ocak 1923’ te Bursa’da Şark Sineması’nda yaptığı konuşmada; İslâmiyet’te ki heykel yasağının puta tapıcılığa dönme korkusundan kaynaklandığını belirterek “Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin icab ettirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin tarîk-i terakkîde (ilerleme yolunda) yeri yoktur. Halbuki bizim milletimiz, esvaf-ı hakikiyesiyle (hakiki nitelikleriyle) mütemeddin (medeni) ve müterakki (ileri) olmaya layıktır ve olacaktır” demişti.
Türkiye’de Atatürk heykellerinden hoşlanmayan ve itiraz eden bir kesim her zaman mevcut oldu.İdeoloji esas olduğu için estetik kaygılar ikinci plana atılmışsa da son yıllarda ortaya öylesine korkunç heykeller çıkmıştır ki, büyüklerimiz Atatürk heykellerini, Türk Standartlar Enstitüsü’nün 23 Mart 2004 tarih ve TS 13074 numaralı kararı ile standarda bağlama ihtiyacı duyuldu.

Anıt Heykellere Muhalefet

Yabancı heykeltıraşların ülkeyi heykellerle donattığı günlerde, Ahmet Haşim şöyle itiraz edecektir:
Eğer milli heykel sanatçımız yok diyorsak, büyük anıt ve heykel dikilecek yerde, bugün için bir mermer kütlesi ya da bir külçe bronz koyalım ve altına ‘Türk sanatçısı yetişinceye kadar’ diye yazalım”
Şair Nazım Hikmet 1940’lı yıllarda sürgünde yazdığı Memleketimden İnsan Manzaraları adlı epik şiirinde, heykelleriyle birlikte modern şehrin, tren garından şehre götürülen bir grup mahkum üzerinde yarattığı etkiyi etkileyici bir dille anlatır:
Şehir ile bozkırın kavgasına bak
Yığın yığın
kat kat mermer
beton ve asfalt
Ve heykel
ve heykel
ve heykel,
insan yok fakat…

Pietro Canonica’nın Türkiye Günleri

Türkiye Cumhuriyeti Hariciye Vekaleti 1926 yılında Uluslararası düzeyde bir Heykel yarışması daha düzenleyecek ve İtalyan Heykeltraş Prof. Pietro Canonica kazanacaktır.
Türkiye’de ilk Atatürk heykeli, cumhuriyetin ilanından sadece üç sene sonra Ankara’da İngiltere ile Musul meselesi tartışılırken, İstanbul’da, Sarayburnu’na, yani Topkapı Sarayı’nın hemen altına İstanbul Belediyesi tarafından 1925 yılında uluslararası bir heykel yarışmasını kazanan Avustralyalı heykeltıraş Heinrich Kripel’e yaptırılarak 3 Ekim 1926’da dikilmişti.
Atatürk ve Kurucu elitin inkılap sürecinde resmî ideolojiyi yaygınlaştırmada Atatürk heykellerine büyük önem verildiği görülmektedir.Cumhuriyet döneminde ilk yıllarında yapılan anıt heykelleri bir yandan modern şehircilik anlayışının gereği öte yandan devlet ideolojisinin hakimiyet sembolü olarak görülür.O dönemin Anıt heykel merakının arkasında; yeni devletin siyasal güç ve varlığını görsel olarak sunmak bu yolla da toplumun devlete karşı güven ve inancını pekiştirmek amacı bulunuyordu.  

Pietro Canonica İtalya Ajanı mı?

Sevr antlaşması sonrası paylaşılan Anadolu’ya göz diken İtalya ile Kurtuluş savaşı sonrası ilişkiler yumuşamaya başlamıştı. Yeni dönemin enerjik, idealist fakat bir o kadar da hâyâlperest lideri olarak ön plana çıkan Benito Mussolini’nin, Türkiye coğrafyasına dönük siyaseti nedeniyle, iki ülke ilişkileri bir türlü istenen düzeye gelmedi. Türkiye için en büyük tehdit olarak kabul edilen İtalya ile ilişkiler Atatürk döneminde hep mesafeli ve kuşkulu bir tavırla sürdürüldü.
Dul eşi tarafından Prof. Pietro Canonica’ nın eşyaları arasında bulduğu mektup içeriği itibariyle Türkiye ile ilgilidir. Bu mektup, Canonica tarafından İtalya’ nın faşist diktatörü Mussolini’ye yazılmıştır. Canonica, Mussolini ile yazışmalarından anlaşıldığı kadarıyla Türkiye’ye bir heykeltıraştan ziyade bir raportör bir ajan olarak gelmiş gibidir .

Pietro Canonica’nın Türkiye’de ki Eserleri

Türkiye Cumhuriyeti Hariciye Vekaleti’ nin 1926 yılında Uluslararası düzeyde bir Heykel yarışması açmasıyla İstanbul’ a gelen sanatkar Canonica; Yarışmayı kazandıktan sonra Atatürk ile tanışmış ve ilk deneme olmak üzere bir büstünü yapmıştır.
 Pietro Canonica’nın Ankara’daki iki Atatürk heykelinin ödemesi Maarif Vekâleti tarafından yapıldı. Güven Anıtı’nı ise ülkenin vilayetleri finanse etti. Ankara’nın katkı payı 29.000 Türk Lirası’ydı, ki bu miktar 1934’de belediye bütçesinin % 12’sini oluşturuyordu. 



Türkiye’de eser veren İtalyan sanatkârların sonuncusu Pietro Canonica; Uşak Cumhuriyet Meydanına dikilen Atatürk Büstü, İstanbul’da Taksim Meydanında yer alan Cumhuriyet heykeli ,İzmir Konak Meydanında ki Atatürk Anıtı, Ankara Etnoğrafya Müzesi ve Sıhhıye Meydanında ki Atatürk heykellleriyle bir döneme damgasını vurdu. En iddialı eseri Taksim Meydanı ortasında yapılan Cumhuriyet Anıtıdır. O heykeltraş ki; heykel sanatına yabancı olan Türk çevresinde yarattığı eserler, bu sanat türünün sevilmesine, anlaşılmasına yardımcı olmuştur.

Roma Pietro Canonica Müzesi



Pietro Canonica Müzesi
Museo Pietro Canonica
Pietro Canonica; ömrünün son günlerini geçirdiği Roma’nın ihtişamlı Pincio Parkı’nda Villa Borghese yakınında bulunan “La Fortezzuola” ismini verdikleri tarihi villa “ Museo Pietro Canonica a Villa Borghese/Villa Borges Pietro Canonica Müzesi olarak düzenlenmiş. Bu müzede Türkiye’deki eserleri için yapılan taslaklar önemli bir yer tutar. Sanatçı, Roma şehrinin izniyle Villa Borghese Parkı’ nın içindeki tarihi bir yapıyı ev ve stüdyo olarak kullanma ayrıcalığını elde etmiş ve hayatının sonuna kadar orada yaşamıştı. Evini kendisinin, o dönemin ve içinde bulunduğu sosyal çevrenin ruhunu yansıtacak şekilde döşedi. Ölümünden sonra evi, müze haline geldi. O heykeltraş ki; İtalyan Cumhurbaşkanı Einaudi, onu “sanat sahasında gösterdiği büyük başarılar ile vatanına yaptığı hizmetten dolayı”, ömür boyu senatörlüğe ( per avere illustrato la Patria con altissimi meriti nelcampo dell arte ) atanmıştır.

Pietro Canonica’nın Uşak Şehrine yaptığı Tunç Atatürk Büstü

Pietro Canonica’nın Uşak Şehrine yaptığı Tunç Atatürk Büstü;Uşak Kent Tarihi Müzesi’nde kuruluş tarihi olan 1 Eylül 2013 ten beri sergilenmektedir.
Bu büst Cumhuriyetin ilk yıllarında 1929 yılında Uşak belediye başkanı olan Haşim Tekin Bulkaz zamanında Uşak kazası kent meydanı olarak kullanılan Cumhuriyet Meydanına dikilmiş.
Türkiye’de 1920’li ve 1930’lı yıllarda heykel siparişleri ağırlıklı olarak belediyeler ve üst merciler ya da (büyük kentler durumunda) vilayetler tarafından veriliyordu. 
 Uşak Cumhuriyet Meydanında Havuzlu Parkın yakınlarında bulunan Atatürk büstünün önünde 1929 yılından 1965 lere kadar milli bayramlarımız kutlanmış,törenlere katılan okulların ve kuruluşların çelenkleri büstün kaidesi önüne konulmuştur.
Bu büstün yapıldığı dönemi Uşaklı Yazar Ali Rıza Oktay”Bir Ömür Böyle Geçti” isimli anılarında şöyle anlatıyor ; 
“Uşak Belediyesi 1928-1929 yıllarında çarşı içinde küçük bir alanda Atatürk’ün bir büstünü dikecekti.Kaidenin etrafını Kütahya çinileriyle süsleyeceklerdi.Belediye reisinden orta kısmını bana ayırmalarını istedim ve bu taslağı gösterdim.Memnuniyetle kabul ettiler.Ölçüye göre Ata’nın Kocatepe’de ki sonradan meşhur olan düşünceli ve elinde sigara ile kabartmasını yaptım.Üst kısmına da muzaffer Türk bayrağını koydum.Evvela çamurla işlenmiş ve sonra alçı ile dökülmüştür.1955 yılında hala orada duruyordu.” 
Ali Rıza Oktay”Bir Ömür Böyle Geçti”

Uşak Valiliği Önüne Yeni Atatürk Heykeli

Pietro Canonica imzalı Atatürk Büstü, 1956 yılında yapılan Valilik binası önüne “Atatürk Heykeli”yapılması ile Uşak Cumhuriyet Meydanında 1970 li yıllara kadar muhafaza edilir.


Heykeltraş Gürdal Duyar'ın 1965 yılında yaptığı eser


Uşak Belediyesi 1970’li yıllarda Cumhuriyet meydanını yeniden tanzim ederken büstü de kaldırır.Büste Gazi Kemal ilkokulu talip olur ve okul bahçesine konulur.Uzun yıllar okul bahçesindeki törenler bu büstün önünde yapılır.Daha sonra bir öğrenci velisi yüzbaşı okul müdürüne daha büyük bir büstün konulmasını teklif eder .Altın sarısı renkteki yeni büst kaideki yerini alırken eski büst de okulda kullanılmayan bir merdiven altına konulur ve unutulur.

Canonica ‘nın Atatürk Büstü Uşak Kent Tarihi Müzesinde

2013 yılında 1 Eylül tarihinde Uşak Kent Tarihi müzesi açılır.Müze açılışı sırasında çalışan araştırmacı öğretmen Yaşar Kayacık müze görevlilerinden Haydar Doğan’a mutlaka müzeye konulması gereken Canonica’nın büstünden söz eder.  
Haydar Doğan ‘a basın dahil kendi adından hiç bahsetmeden belediye ve Milli Eğitim Müdürlüğünde teşebbüslerde bulunmasını ister.Bu bürokratik işlemler yapıldıktan sonra büstün kent müzesine konulması için gerekli işlemler yapılır.
Büst Gazi Kemal Okulu’ndan alınarak bir heyet tarafından temizlenir.Gazi Okulundayken boyanmış olan yüzeyi dikkatle kazınır ve büst Bronz olarak ve yan tarafında Canonica yazısıyla ortaya çıkmış olur,müzede hazırlanan yere konur.

Kurtuluş Savaşının ilk muharip uçak filosu Uşak 'ta Kuruldu

Mehmet Varış


Uşak; Kurtuluş Savaşı’ nın ilk muharip uçak filosu olan Kartal Hava Müfrezesi’ nin kurulduğu yerdir.
Uşak ili tanıtımında kullanılan “İlkler Şehri Uşak” sloganı hepimizin hafızasında önemli bir yer işgal etmektedir. Uşak şehrinin ilklerini vaktimiz oldukça ortaya koymaya devam edeceğiz.
Kurtuluş Savaşı’ nın ilk muharip uçak filosu olan Kartal Hava Müfrezesi’ nin kuruluş sürecini anlatalım:
  • Kuvva-i Havaiye Şubesi Kuruluşu

Türkiye’de modern havacılığın tarihi, Osmanlı Dönemi ;1 Haziran 1911’de Hava Kuvvetlerinin kuruluşu ile başlar. Yapılan yardımlarla alınan uçaklar,Hava Kuvvetlerinin ilk yapısını oluşturur.
23 Nisan 1920‘de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının hemen ardından 13 Haziran 1920: Milli Müdafaa Vekaleti’ nin (savunma bakanlığı) Erkan-ı Harbiye Dairesinin 328 sayılı emriyle hava teşkilatı yeniden düzenlenir. Buna göre Hava birliklerinin ismi “T.B.M.M. Orduları Hava Teşkilatı” oldu.(1)
1919 yılı başlarında, Harbiye Nezareti emrinde olmak üzere yeni bir “Kuva-i Havaiye Müfettiş-i Umumiliği” kuruldu.(2)
Filistin, Irak, Kafkas cephelerinden çekilebilen Konya ve İstanbul’da depo edilen istasyonda eğitim, keşif ve av tayyaresi olmak üzere “45” tayyare bulunuyordu. Ancak bunların büyük bir kısmı uçamaz durumda idiler.
Yunan ordusunun 1 nci Kolordusu; 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’i işgali sonrası 23 Haziran 1920 tarihinden itibaren doğu yönlü taarruzuyla hızla ilerleyerek 28 Haziran 1920 günü Eşme kazasına kadar ulaşmıştı.(3)
Yunan birliklerinin Alaşehir-Eşme hattında ilerlemeleri sırasında bir tayyare bölüğününde savunma güçlerine katılması istenmişse de teknik nedenlerle mümkün olmamış idi.
Genişleyen Yunan işgali karşısında, kuruluşunu tamamlayamamış Türk kuvvetleri çekiliyor ve dağılıyor. Kasaba ve şehirler birer birer Yunan işgali altına alınmasını takiben bölge halkı evlerini boşaltıp, doğu kısımlara çekilmeye başlamıştı.
Osmanlı Hava Kuvvetlerinden Kuvva-i Milliye Güçlerinin tasarrufuna geçen uçaklar Konya Tayyare İstasyonunda tamir edilip cepheye sevk ediliyordu.
Konya Tayyare İstasyonunda; tayyare yedek parçaları ve tamir malzemeleri İstanbul’daki gizli teşkilat “Felah Grubu” tarafından kaçak yollarla yurt dışından getirilmeye yada işgalci kuvvetlerin depolarından rüşvet karşılığı temin edilmeye çalışılıyordu.
Uçakların bir bölümü kanatlarında kullanılan Emayit adlı özel kaplamanın eksikliği nedeniyle yumurta akı ve patatesten yapılan karışımın sürüldüğü brandalar kullanılarak uçuruluyordu.
İlk pilotlardan Sıtkı Tanman da anılarında, Fransız siyaset adamı Franklın Bouillon’un aynı günlerde Eskişehir’deki uçaklarımızı gördüğünde:
“ Ne delice kahramanlık, elbette kazanırsınız azizim! ”
dediğini yazıyor.(4)
Uşak’ta kurulan savunma cephesine Kuva-i Seyyare Komutanlığı’na bağlı 23. Fırka(Tümen) komutasına Orgeneral İzzettin Çalışlar memur edilmişti. Uşak’ın batısında İtecik Dağı eteklerine yerleştirilen birliklerle yapılacak bir savunma hattı planlanıyordu.
Uşak savunmasını yapacak birliklere hava desteği sağlayacak bir hava birliğinin teşekkülüne ihtiyaç görüldü.
  • Uşak Kartal Hava Müfrezesi Kuruluyor:

Konya Tayyare İstasyonunda ki en sağlam 3 uçak , Yüzbaşı Fazıl Bey komutasında kurulan “ Kartal Hava Müfrezesi” ismiyle 1920 yılı Temmuz ayının sonlarında Uşak Cephesinde ki Kuva-i Seyyare Komutanlığı 23. Fırka(Tümen)emrin gönderilir.
Böylece İstiklal Savaşında Türk havacılığı, 23’üncü Tümen Komutanlığı emrinde olmak üzere Uşak Tayyare Meydanında başlamış bulunuyordu.
Uşak Havalananından Kartal Hava Müfrezi’nin lojistiği için basit bir tamirhane kurularak bir kamyon tahsis edilir.
Uşak Kartal Hava Müfrezesinin alternatifi olarak Afyon Karahisar ve Dumlupınar arasında birer yedek meydan hazırlanacaktır.
Kartal Hava Müfrezi’nin bağlı olduğu 12 nci Kolordu Komutanlığıyla irtibatını sağlamak üzere bir hava subayı görevlendirilir.
Kartal Hava Müfrezi’nin personel, uçak ve malzeme ikmali Konya İstasyon Komutanlığı tarafından sağlanacaktır.
Yüzbaşı Fazıl’ın arzu ve isteği üzerine bu müfrezeye “Kartal” ismi verilmiş, tayyarelerin gövdelerinin sağ ve sol yanlarına yağlı boya ile pençelerinde birer bomba taşıyan, uçar vaziyette kartal resimleri yapılmıştı. Kartal Hava Müfrezesi; Hava Kuvvetlerinde amblem kullanan ilk uçuş birliği olur.
“Kartal Hava Müfrezesi” ismiyle kurulan bu hava birliği; “Kuvva-i Milliye Ordusunun İlk Hava Kuvveti“ hüviyetindedir. Batı Cephesinde kurulan ilk hava birliği Kartal Hava Müfrezesi olmuştur.
  • Kartal Hava Müfrezesi Filosu Uşak Hava Meydanında

“Kartal Hava Müfrezesi” teşkilinde yer alan bu uçaklar; Yıldırım Ordular Grubu emrinde Filistin Cephesinde görev yapan Alman Paşa Tayyare Bölüklerinden kalma tek kişilik av uçakları olup diğerlerine göre iyi durumda olduğundan kısa zamanda uçuşa hazır duruma getirilebilen uçaklar idi.
Yüzbaşı Fazıl komutasında faaliyetlere başlayan Uşak’ta ki “Kartal Müfrezesi” Vecihi Hürkuş, Halil (Ziver), Behçet ve Hayrettin Beylerden oluşmaktadır.
Kartal Hava Müfrezesinden; Albatros D- II, Aeg C-IV, Avro 504 ve Pfalz D-III tipi tayyareler bulunmaktadır. 15 gün sonra da iki kişilik bir keşif uçağı da müfrezeye katılacaktı.

  • Kartal Hava Müfrezesi Filosu Uçakları
Vecihi Hürkuş, Konya’da çalışır duruma getirdiği Pfalz D-III tipi tayyareyi Bursa’nın işgalinden sonra “Güzel Bursa” diye adlandırır.
Kartal Hava Müfrezesi birkaç gün içinde uçakları hazırlayarak uçuşlarına başlamıştı. Uşak’ta ki 23 ncü Tümen Komutanlığından almış olduğu emirle, 31 Temmuz 1920’den itibaren keşif ve kara birliklerini destekleme görevine başladı.
  • 31 Temmuz 1920: İstiklal Savaşı’ nın İlk Hava Saldırısı Demirci Savaşı
İstiklal Savaşı’ nın İlk Hava Saldırısı konusunda birçok muteber kaynak Kartal Hava Müfrezesi pilotlarında Vecihi Bey’in Alaşehir Tren İstasyonunu bombalaması harekatını gösterir.

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. İsmail OğuzKuvâyı Milliye‘nin Batı Anadolu’daki faaliyetleri özelinde “İsmail Oğuz, “Demirci’de Kuva-yı Milliye’nin Örgütlenmesi ve Faaliyetleri” isimli çalışmasında ; Uşak’ta ki Kartal Hava Müfrezesinin Demirci yakınlarında Simav Dağlarının Akça-kertik Geçidi’ne yakın Cevizlik mevkinde ki savaşa verdiği hava desteği olduğunu iddia eder.
İstiklal Harbinde Akıncılar Bölgesi olarak adlandırılan ve Demirci, Gördes, Selendi, Simav, Kula, Sındırgı, Bigadiç’in dağlık kısmını içine alan bölge büyük bir direnişe sahne olur.
Kuruluş savaşının ilk hava saldırısı; Türk Hava Kuvvetlerimizin Kartal Filosundan Fazıl Bey ve Vecihi Bey (Hür-kuş) tarafından 31 Temmuz 1920 gününün erken saatlerinde beş bin kişilik Çerkez Ethem komutasında ki Kuva-yı Seyyare Birliği ile on bin kişilik Yunan ordusu arasında Demirci yakınlarında Simav Dağlarının Akça-kertik Geçidi’ne yakın Cevizlik mevkinde ki savaşa verdiği hava desteğidir.(Ercan Çetinerler, Kurtuluş Savaşı Hava Harekâtı (Makale), http://www.tayyareci.com.mht)
Bu savaşta Yunanlılar üzerinde büyük etki yaptığından Yunanistan’ da Venizelos Hükumeti düşürülür ve Başbakan Venizelos Yunanistan dışına kaçar.
31 Temmuz 1920 günü akşamı Yunanlılar mağlup oldular. Kuva-yı Seyyare iki gün süren kanlı savaş sonunda Yunanlıları yenerek 1 Ağustos 1920 günü Demirci’yi ele geçirdi.
Fakat bu başarının sevinci uzun sürmeyecekti. Yunan Ayvalık Tümeni durmadan takviye kuvvetler alarak toparlandı ve üç gün sonra Ethem kuvvetlerine karşı saldırıya geçti ve 4 Ağustos 1920 günü Demirci’yi tekrar ele geçirdi. Ethem Bey üstün Yunan kuvvetleri karşısında ciddi bir savaşı kabul etmeyerek çekilmiş, Yunanlılar tümen komutanı dahil 25 yaralı ve 2 ölü vererek Demirci’ yi tekrar ele geçirmişlerdi. Bu arada Kuva-yı Seyyare’nin de kayıpları vardı. En önemli liderlerinden Hafız Hüseyin Bey şehit oldu.
Hiç olmazsa Gediz’ in düşman eline geçmesini önlemek için, Ethem Bey kuvvetlerini Simav Gölü’nün kuzeyini esas tutan bir hatta çekti.
Kartal Hava Müfrezesi;keşifler sırasında görülen önemli düşman hedeflerine bomba ve makineli tüfeklerle taarruzlar yaptığı gibi, özellikle Demirci Muharebesinde kara birliklerini destekleme vazifesi alan uçaklar çok alçaktan yaptıkları bomba ve makineli tüfek atışlariyle düşman birliklerini dağıtmış ve topçu mevzilerini susturmak suretiyle kara birliklerine yardımda bulunmuştu.(http://www.cengizcetintas.com/203.html)
  • 15 Ağustos 1920: Alaşehir tren İstasyonu Saldırısı
23. Tümen komutanı Albay İzzettin Bey, Kartal Müfrezesine Eşme-Kula – Alaşehir yöresinin keşfi emrini vermesiyle Uşak Havalananından kakan Vecihi Hürkuş Kurtuluş savaşının bu ilk hava görevini “Güzel Bursa” isimli uçağı ile yapacaktır.
Saat 08’de havalanan “Güzel Bursa” yarım saat sonra Kula’ya varır. Burayı taradıktan sonra Alaşehir Ovası’na yönelir. Haziran ayından beri Yunan işgali altında bulunan Alaşehir’deki düşman birliklerine ait küçük kuvvetleri not alan Vecihi Hürkuş, istasyon civarındaki kalabalığı fark eder. Bu kalabalığı daha iyi görebilmek için alçalır.
İstasyona yeni gelen bir tabur trenden inmektedir.Vecihi Hürkuş, ardı ardına iki bombayı düşman kuvvetleri üzerine bırakır. Bu ani baskın karşısında düşman askerleri şaşkına döner. Bu şaşkınlıktan daha fazla yararlanmak isteyen Vecihi Hürkuş 50 metreye kadar alçalarak makineli tüfeğini boşaltmaya başlar.
Yere o kadar yakındır ki korku içinde kaçan düşman askerlerini tek tek geçebilmektedir. Makineli tüfeğini boşaltarak üsse dönen Vecihi Hürkuş, “Güzel Bursa” ile gerçekleştirdikleri ve başarıyla geçen bu ilk görevi arkadaşlarına coşkuyla anlatır.
  • 20 Ağustos 1920: Demirci Muharebesi
20 Ağustos 1920’de “Güzel Bursa” Simav bölgesinin keşfi için tekrar havalanır. Bu uçuşta Vecihi Hürkuş’a arkadaşı Halil Bey’de kendi tayyaresiyle eşlik edecektir. Simav bölgesinde iki kol halinde yapılan keşifte düşman birliklerine rastlamazlar. Yere inip raporlarını verdikten sonra kumandanlıktan gelen bir telgraf, düşman tayyarelerinin Simav vadisi’nde denetimimiz altındaki bir alaylık çadırlı ordugâha iki bomba attığı haberini bildirir. Bunun üzerine saat 18.00’de Vecihi Hürkuş tekrar havalanır.
Demirci’de bulunan düşman birliğini ve birliğin yedek kuvvetlerini bombalar Yere indiğinde arkadaşları yeni gelen bir telgraf yazısından heyecanla bahsederler: “Geç vakit Demirci mıntıkasında uçan bir tayyaremiz, yere sürünürcesine, düşmana bomba ve makineli tüfek ateşi ile hücum ederek, birçok oktalarda toplananları dağıtmış ve aynı zamanda kıtalarımız üzerinde büyük bir tesir bırakmıştır.”
Kartal Hava Müfrezesini Yunan Generali Neder, Kurtuluş Savaşı hatıralarında bu olayı şöyle anlatmıştı. “Aynı gün saat 10.15’te iki bin Türk askeri Demirci’deki bölüklerimize taarruz etti. Cepheyi yarmak istiyorlardı. Simav yönünden gelen bir Türk uçağı Demirci’de bulunan birliği ve birliğin yedek kuvvetlerini bombaladı.
  • 21 Ağustos 1920: Demirci Muharebesine devam
21 Ağustos 1920’de Kartal Hava Müfrezesinden Pilot Yüzbaşı Fazıl Bey ve Sivil Pilot Vecihi Bey uçakları ile Demirci bölgesi üzerinde uçarak muharebe sahasında Yunan kuvvetlerini bomba ve makineli tüfek ateşine tuttular.
İki tayyarenin etkisi şüphesiz ki daha büyük olacaktır. 45 dakika sonra hedeflerine ulaşan tayyareciler yerde iki tarafın kıyasıya bir topçu düellosu ile karşılaşırlar. Tayyarecilerimiz iki koldan Yunan topçu mevzilerine bomba ve makineli tüfek atışında bulunurlar. Bu hücum sonrasında dağılan düşman birlikleri panik içerisinde kaçışırlar. Yukarıda iki tayyareci neşe içinde onları seyretmektedir.
Vecihi Hürkuş, kısa bir süre içinde, 13 sorti daha yaparak 20 saatlik muharebe uçuşunu tamamlar. İstanbul’da bulunan yakınları İstanbul Hükümeti’nin rahat vermemesi nedeniyle Eskişehir’e kaçmak zorunda kalmışlardır. Bu haberle izinli olarak Uşak’tan Eskişehir’e gider.
  • 27 Ağustos 1920: Yunan Eline Geçmesin diye Uçak Yakıyoruz
Kartal Hava Müfrezesine 27 Ağustos 1920 günü AEG C-IV tipi keşif uçağı katılmıştı. Konya’dan trenle bölüğe gönderilen (A. E. G.) tipindeki iki kişilik keşif uçağı meydanda uçuşa hazırlanmakta iken, düşmanın Uşak’a yaklaşması üzerine, henüz uçacak bir durumda olmadığından. Yunanlıların eline geçmemesi için yakıldı.
  • 29 Ağustos 1920: Uşak’ın İşgali
Yunan ordusu çok büyük kuvvetlerle Uşak üzerine yürüyerek 29 Ağustos 1920’de kenti işgal eder. Kartal Hava Müfrezesi; elindeki tayyareleri trenle Afyon’a nakletmek zorunda kalarak 12. Kolordu emrinde Uşak-Gediz yöresinde hava keşfi görevlerine devam ettiler. Bundan sonra Kartal Hava Müfrezesi lağvedilerek II. Tayyare Bölüğü olarak adlandırılacaklardı.
  • Uşak Hava Meydanı Yunan Hava Kuvvetlerine Geçiyor
Kartal Hava Müfrezesi’nin Uşak’ta ki hava alanı bu sefer Yunan Uçaklarına imkan olmuştu. Yunan Ordusu 1.Kolordu merkezi haline gelen Uşak kazası havaalanına 3 ncü Tayyare Taburu yerleşir.
Yunan Ordusunun Uşak, Afyonkarahisar, Kütahya ile Bursa’da uçuş pistleri, Anadolu’da 30’a yakın uçağı vardı. Atina’da yedekte bekletilen 39 uçak daha eklendiğinde Yunanlıların 69 uçaklık bir hava gücü olduğu görülür. Bu uçakların bir kısmı bombardımanda da kullanılabiliyordu.

Copright Uşak Paylaşıyor 2018, Blogger Templates Designed By Templateism | Distributed By Gooyaabi Templates