Makine dokumalarının yaygınlaşmadığı dönemlerde, yani bundan 20-25 yıl öncesinde; illçemizde el dokuması kilimler, seccadeler, yastıklar, heybeler, hasırlar ve az da olsa halılar dokunurdu. Bunların ipleri genellikle yün ya da pamuk olur, Kirman denen bir tahta alet yardımıyla önce bu yün ya da pamuklar eğrilerek iplik haline getirilirdi.
Uzun ve zahmetli bir uğraşı sonrasında iplik haline gelen pamuk İplikleri, özel kökboyalarıyla kaynatılarak boyanır ve kurutulur.
Kuruyan bu renk renk iplikler daha sonra kilim, yastık, seccade, heybe vb. şeylere dönüşmek üzere dokunmaya hazırdır. Ancak bunları dokumak için gerekli olan bir alete ihtiyaç vardır. Tezgah diye niteleyebileceğimiz ve ağaçtan yapılan aletlerle iplikler Tezgahlarda kilime dönüşür. Bu tezgahlarda iplikleri sıkıştırmak üzere “Kirkit” denilen demirden yapılmış tarağa benzer aletler kullanılır ve bu alet sayesinde geçilen nakışların arasındaki boşluklar kapatılırdı. Bu dokuma işlemi imece usulüyle yapılırdı.
En çok dokunan kilim çeşitleri ise; Göreme, Zili, Gocagöllüdür. Bu yaygı motiflerini içeren seccadeler, kilimler, heybeler, yastıklar, torbalar da dokunmaktadır.
El sanatları kapsamında değerlendirilebilecek el örgüsü çorap, eldiven, kazak, süveter çeşitleri de yine Yayalar kasabasına özgü özel motifler taşır. Kasabaya hakim olan Yörük-Türkmen özellikleri bu tarzda el işlerinde daha da ön plana çıkmaktadır.
Yine el sanatları kapsamında değerlendirilebilecek, ancak ticari kaygılardan uzak olarak, sadece insanımızın kendi ihtiyacını karşılamaya yönelik yaptığı bir başka faaliyet ise sepet örme işidir. Örülen sepetler daha çok söğütten ve çıtlık denilen bir ağaçtan yapılır. Bahar mevsiminde ve yaza girerken örülen bu sepetler üzüm, domates vb. şeyleri taşımakta kullanılır.
|
0 yorum:
Yorum Gönder